Gerçek Hayatta Kullanabileceğiniz 'Among Us' Kelimeleri
Among Us oyununda ki hangi kelimelerin gerçek hayatta da kullanılabileceğini hiç merak ettiniz mi?
Among Us oyunu dünyayı kasıp kavuruyor ve bu yüzden dünyanın dört bir yanından birçok öğrencimiz bize bunu sordu.
Bugün oyundaki en yararlı on kelimeyi açıklayacağız, böylece bunları gerçek dünyada nasıl ve nerede kullanacağınızı öğreneceksiniz.
Crew (n.) – Mürettebat/Ekip (isim)
Oyunda ki çoğu karakterler “crewmates”‘tir (“mürettebat arkadaşı”). Mürettebat arkadaşı yaygın olarak kullanılan bir kelime olmasa da, “crew” yaygın kullanılır.
Tıpkı Among Us mürettebatı gibi, gerçek hayattaki mürettebatlar/ekipler de bir şeyin sorunsuz işlemesini sağlamak için birlikte çalışır. Örneğin:
- Bir “film crew” (“film ekibi”) yönetmen, kameraman, aydınlatmayı kontrol eden kişiler ve film setinde çalışan diğer kişilerden oluşur.
- Bir “flight crew” (uçuş mürettebatı”), pilot, uçuş görevlilerini ve uçağı uçuran ve yolcuları mutlu eden diğer kişileri içerir.
İnsanlar ayrıca sık sık takıldıkları arkadaşlarına “crew” ("ekip") derler. Örneğin, Among Us oyununu aynı arkadaş grubuyla sık sık oynuyorsanız, “I love playing Among Us with my crew.” ("Ekibimle Among Us oynamayı seviyorum.") diyebilirsiniz.
Daha fazla örnek için, bu kelimenin derslerimizde nasıl kullanıldığına bakın.
-Mate (suffix) – -Mate (ek)
Ayrıca crewmate kelimesindeki “-mate” ekini merak ediyor olabilirsiniz. Fark etmemiş olabilirsiniz, ancak “teammate” (takım arkadaşı) kelimesinde görülen “-mate” ile aynıdır.
Bu ek, birlikte yaşayan insanları ifade eden birçok kelimede de yer almaktadır, örneğin:
- “Roommates” bir odayı paylaşan kişilerdir.
- “Flatmates” aynı dairede (apartman dairesinde) yaşayan insanlardır.
- “Housemates” aynı evde yaşayan insanlardır.
Son olarak, küçük çocukların “playmates,” yani sıklıkla beraber oynadıkları oyun arkadaşlarıda vardır.
Imposter (n.) – Taklitçi (isim)
Oyunda, "taklitçi" mürettebattan biri gibi davranıyor. Görevleri tamamlıyor gibi görünerek, şüphelenen oyuncuların güvenini kazanmaya çalışırlar. Gerçekte, hedefleri mürettebatı öldürmek ve görevlerini tamamlamalarını engellemektir.
Gerçek hayatta bir taklitçi, başka biriymiş gibi davranan kişidir. Ayrıca iki “o” ile de yazılabilir: “impostor.”
İnternet ile birlikte taklitçi biri olmak daha kolay hale geldi. Son zamanlarda birçok “ünlü taklitçi” ya da ünlülerin isimleriyle sosyal medya hesap açarak ünlü aktör, müzisyen vb. gibi davranan insanlar ortaya çıktı.
Taklitçi kelimesini kullanan bir başka ilginç ifadeler de var: “imposter syndrome” ("taklitçilik sendromu"). Bu sendrom birçok başarılı insanı taklitçi gibi hissettirir. Diğer bir deyişle, kendilerinin şans eseri şöhret ve başarı sahibi olduklarını ve gerçekten bunları hak etmediklerini hissederler.
Suspicious (adj.) – Şüpheli (sıfat)
Oyunu oynadıysanız, insanların bu kelimeyi “sus” olarak kısaltılmış haliyle kullandığını kesinlikle görmüşsünüzdür. “Green is sus”, "yeşil şüpheli" ve “any sus?” "herhangi biri (veya herhangi bir şey) şüpheli mi?" anlamına gelir.
Among Us gibi oyunlar daha popüler hale geldikçe, “sus” kısaltması standart bir kelime olarak kabul edilebilir hale gelebilir. Şimdilik, “suspicious” hala daha yaygın olarak kullanılmaktadır. Bunu nasıl kullanacağınız aşağıda açıklanmıştır:
- Şüpheli biri, size yasadışı, kötü veya sahtekâr bir şey yaptıklarını düşündürür. Örneğin, bir test sırasında fısıldıyor gibi görünen biri şüphelidir. Yanlarındaki kişiye cevapları veriyor olabilir.
- Ayrıca birinden “suspicious of” ("şüpheli") olabilirsiniz. Örneğin, bir öğretmen kopya çekiyor gibi görünen bir öğrenciden "şüphelenebilir".
İşte bu kelimenin gerçek hayatta nasıl kullanıldığına dair birkaç örnek daha.
Sabotage (v.) – Sabotaj (fiil)
Oyunda, taklitçilerin amacı mürettebatın görevini "sabote etmektir". Bunu kapıları kurcalayarak (görevleri yerine getirememeleri için ekip arkadaşlarını odalarda kilitleyerek), ışıkları kapatarak (ekip arkadaşlarının görmesini zorlaştırarak) ve hatta oksijeni keserek yaparlar.
Gerçek dünyada sabotaj, bazı makine veya süreçleri gizlice bozmaktan bahsetmek için de kullanılır. Örneğin, fabrika işçileri kendilerine nasıl davranıldığından mutsuz olabilirler, makinelerin içine yabancı nesneler atarak onları sabote edebilirler.
Ve daha yaygın olarak, insanların kendi ilişkilerini, kariyerlerini ve hayattaki diğer şeyleri "sabote ettiklerini" duyacaksınız. Örneğin, birinin kendine güveni yoksa, başarı şansını sabote edebilir. İyi bir fırsat ortaya çıktığında, kendinden şüphe duymaları, onları kabul etmemek için birçok neden düşünmelerine neden olur.
Fake (v.) – Sahte (fiil)
Hepimiz “fake” ("sahte") kelimesini bir sıfat olarak biliyoruz. Örneğin, birçok insanın evlerinde sahte bitkiler var. Bazı insanların sahte dişleri vardır.
Ancak bu kelime, oyunda fark etmiş olabileceğiniz gibi bir fiil olarak da kullanılabilir. Taklitçiler görevleri “sahte” yapar (onları yapıyormuş gibi davranırlar) böylece diğer oyuncular kendilerini ekip arkadaşı sanırlar.
Gerçek dünyada:
- Schoolchildren “fake” a cold (Okul çocukları üşütme "taklidi yaparlar"), böylece ebeveynleri hasta olduklarını düşünerek evde kalmalarına izin verir.
- Comedians “fake” a foreign accent (Komedyenler yabancı aksan "taklidi yaparlar".)
- Someone applying for a job might “fake” their resume. (İş başvurusunda bulunan biri, sahte özgeçmişlerini hazırlayabilir). Bunu ünlü bir şirkette çalıştığını veya ünlü bir okula gittiklerini yazarak yapabilir.
Clear (v.) – Temiz (fiil)
Oyunun ana haritasında, uzay gemisinin hasar görmemesi için ekip arkadaşlarının asteroitleri “temizlemesi” (“clear”) gerekiyor. Temizlemek, yolda olan bir şeyi kaldırmak anlamına gelir.
Günlük yaşamda birçok şeyi temizliyoruz. Örneğin:
- Yemekten sonra "masayı temizlersiniz" (“clear the table”) veya her şeyi masadan alırsınız.
- Bir fırtınadan sonra, demiryolu şirketlerinin devrilen ağaçları “raylardan temizlemesi” (“clear the tracks”) gerekir.
Bu kelimenin kullanıldığı diğer yolları görün.
Vent (n.) – Havalandırma (isim)
Oyunda, taklitçiler, havalandırma deliklerinden haritanın etrafında hızla dolaşabilirler. Aslında, “vent” kelimesi oyunda bir fiil haline geldi: “Green’s an imposter. I saw them vent.” ("Yeşil bir taklitçi. Onları havalandırmada gezerken gördüm.")
Günlük yaşamda, havalandırma delikleri, kapının üstündeki bu havalandırma delikleri gibi bazı kapalı alanlara hava girip çıkmasını sağlayan uzun deliklerdir ve binanın içine ve dışına hava girmesini sağlar:
Gerçek hayatta, “vent” kelimesini fiil olarak da kullanırız. Birisi bir şeyden şikayet ederse ve duygularını açığa çıkarırsa, “venting” yapıyor demektir. Bunu yapan bir arkadaşınızı dinlerseniz, “Thanks for hearing me out. I had to vent or else I was gonna go mad.” ("Beni dinlediğin için teşekkürler. Bunları dışarı atmam gerekiyordu yoksa delirecektim.")
Eject (v.) – Çıkarmak (fiil)
Ana haritada, bir oyuncunun oyundan atılması oylandıktan sonra, uzay gemisinden "çıkarılır" veya yüksek hızda atılır. Mürettebat oyunu kazanmak için tüm taklitçileri atmak ister.
Ayrıca bu kelimenin gerçek hayatta kullanıldığınıda duyacaksınız. Örneğin:
- Bir pilot, düşmek üzereyse uçaktan "atlamayı" (“eject”) seçebilir.
- Muhtemelen bir CD çalardan bir CD "çıkardınız" (“eject”).
Daha fazla örnek için buraya bakın.
Cafeteria (n.) – Kafeterya (isim)
Bazı haritalarda, oyuncular oyuna “cafeteria” olarak bilinen bir yerde başlar. Ayrıca tartışmak için orada toplanırlar.
Gerçek dünyada kafeteryalar restoranlar gibidir, ancak size yemek servisi yapmak yerine, genellikle istediğinizi seçer, parasını öder ve sonra yemek yemek için oturursunuz. Genellikle okullarda ve şirketlerde kafeteryalar görürsünüz.
Daha fazla örnek için buraya bakın.
Not: Kafeteryalar, Kuzey Amerika dışında genellikle “canteens” (“kantinler”) olarak adlandırılır.
Bilmek istediğin başka bir kelime var mı?
Oyunda gerçek dünyada faydalı olabilecek (veya olmayabilecek) birçok başka kelimeler vardır.
“Cyan” “wiring,” “divert” veya “align,” gibi kelimeleri merak ediyorsanız, eğitmenlerimizden birine bunu sormayı deneyin! Hatta "video oyunları" oynamayı seven eğitmenler bile bulabilirsiniz. Ayrıca, ilk dersiniz ücretsiz, yani kaybedecek hiçbir şeyiniz yok!