Konuşma Partnerinizle Bağlantı Kurabilmeniz İçin 10 İfade
İngilizce biriyle aynı fikirde olduğunuzu belirtmek istiyorsanız, muhtemelen “Me too,” “Same here” veya “I think so, too.” gibi ifadeler kullanırsınız.
Ama bazen aynı fikirde olmaktan daha fazlasını belirtmek istersiniz. Bazen karşınızdakine benzer bir şey yaşadığınızı veya nasıl hissettiğini anlatmak istersiniz.
O halde, bu anlamlar için kullanabileceğiniz on yaygın İngilizce kalıplara bakalım!
1. I feel the same way.
Eğer biriyle "aynı şekilde hissediyorsanız" (“feel the same way”), onlarla aynı duyguya sahipsinizdir. Örneğin, aşağıdaki diyalogda Alice Meksika konusunda Nina ile aynı duyguya sahiptir:
Bir sonraki diyalogda Nathan ve David bir film izliyorlar ve Nate de David ile aynı şekilde düşünüyor:
Anadili İngilizce olanların çoğu için “I feel the same way” ifadesi, “I think so, too.” ifadesine çok benziyor. Fakat, bazı ince farklılıklar vardır.
Stanford İşletme Enstitüsü'ndeki araştırma, biriyle duygusal olarak bağlantı kurmaya çalışıyorsanız “I feel” i kullanmanın bir fark yaratabileceğini gösteriyor.
2. I know how you feel.
“I know how you feel” ("Nasıl hissettiğini biliyorum") ifadeside aynı zamanda duygusal desteği anlatan bir ifadedir. Bunu üzgün veya kızgın birini rahatlatmak için kullanabilirsiniz.
“I know how you feel” ifadesi kelimenin tam anlamıyla duyguyu bildiğiniz anlamına gelmez. Benzer bir şey yaşadığınızı ima eder.
Örneğin, aşağıdaki konuşmadaki ebeveynlerden biri, diğerinin yaşadığı bir sorun hakkında daha iyi hissetmesine yardımcı olmak için bu ifadeyi kullanır:
Jim aslında ona da aynı şeyin olduğunu söylüyor, bu yüzden James'in duygularını anlıyor.
Bununla birlikte, bazı psikologlar bu ifadeyi kullanmamayı tavsiye ediyorlar, çünkü benzer bir şeyden geçsek bile, başka birinin nasıl hissettiğini tam olarak bilemeyebiliriz. Ve bazen bu cümle insanları daha kötü hissettirebilir!
Ne olursa olsun, birçok kişi hala bu ifadeyi kullanıyor, bu yüzden kesinlikle onunla karşılaşacaksınız!
3. I know what you mean.
“I know what you mean,” ("Ne demek istediğini biliyorum") derseniz, konuşmacının sözlerini anladığını değil, neden belli bir şekilde hissettiklerini anladığını belirtmiş olursunuz. Örneğin:
Arisa, “I know what you mean,” diyerek, Nina'nın Meksika'yı neden sevdiğini anladığını ima ediyor. Belki oradaki insanların misafirperver olduğunu ya da orada çok rahat hissettiğini ifade ediyor.
Her halükarda, “I know what you mean,” diyerek, birinin söylediklerinin ardındaki daha derin anlamı anladığınızı göstermiş olursunuz, bu da o kişiyle bir bağlantı kurmanıza yardımcı olabilir.
4. I can relate (to that).
“I can relate (to that)” ("Kendim (bunun arasında) bağlantı kurabilirim") ifadesi birisinin söyledikleriyle "bağlantı kurabileceğinizi" söylemenin başka bir yoludur. Bu bağlamda, "bağlantı kurmak" (“relate”), "bağlanmak" anlamına gelmez.
Birinin deneyimini veya durumunu anladığınızı ifade eder. Örneğin, kasabasını hiç terk etmemiş biri, muhtemelen tüm dünyayı dolaşmış birinin deneyimleriyle "bağlantı" kuramaz.
Bir ortaokul öğretmeni bu videoda şu ifadeyi kullanıyor:
Temel olarak, bir öğrenci öğretmene büyük büyükannesinin bir timsah çiftliğinde yaşadığını söyler. Öğretmen der ki: “I can relate to that …, because I teach middle school.”
Başka bir deyişle, öğrencinin büyük büyükannesinin hayatının nasıl olduğunu muhtemelen anlayabilir, çünkü ortaokul öğrencileri timsah gibidir!
5. Agreed!
“Agreed!” (“aynı fikirdeyiz!”) ifadesi biriyle aynı fikirde olduğunuzu ifade etmenin direkt bir yoludur. Aşağıdaki iki diyalogda nasıl kullanıldığına bakın:
“Agreed!” ifadesi, artık pek kullanılmayan “It is agreed,” ifadesinden gelir.
6. Tell me about it!
Bu, birinden size bir şey söylemesini istemek için söylediğiniz bir ifade değildir. Bu bağlamda, “Tell me about it” (“Birde bana sor”), konuşma partnerinizin ne dediğini tamamen anladığınızı vurgulamanın başka bir yoludur.
İşte bir örnek:
Yukarıdaki diyalogda Sarah, Brian'ın sivrisineklere olan nefretine şiddetle sempati duyuyor. “Tell me about it!” diyerek, muhtemelen onlarla pek çok olumsuz deneyime sahip olduğunu anlatmak istediğini tahmin edebiliriz!
İşte gerçek hayattan bir örnek:
Bu röportajda komedyen Jerry Seinfield, konuğu Neal Brennan'a karizmatik olduğunu söylüyor. Neal cevap veriyor, “Tell me about it!” ve kalabalık gülüyor.
Neden “Tell me about it!” bu şekilde kullanılabiliyor diye merak ediyor olabilirsiniz. Başlangıçta alaycı bir ifade olarak ortaya çıkmıştır. Birisi size zaten bildiğiniz bir şeyi anlattıysa ve “Tell me about it!” diye yanıtladıysanız, alaycı bir şekilde diğer kişiye bunu size söylemesine gerek olmadığını söylüyorsunuz.
Ancak bu günlerde alaycı niteliğini kaybetti ve sadece birisine nasıl hissettiğini bildiğinizi göstermenin bir yolu.
7. I know, right?
“I know, right?” ("Biliyorum, değil mi?") Birisiyle aynı fikirde olduğunuzu ifade etmenin ve deneyimlerini paylaştığınızı göstermenin çok direk bir yoludur. Bu ifadeyi parçalayalım:
- “I know” kısmı konuşma partnerinizle aynı fikirde olduğunuzu gösterir.
- “Right?” kısmı ise onay istemek için kullanılır. “Isn’t it?” gibi düşünün.
Şimdi bu ifadeye uygulamalı olarak bakalım:
“I know, right?” ifadesi burada "Evet, sivrisinekler gerçekten var olmamalı" anlamına gelir. Sarah, Brian'ın sivrisineklere olan nefretini paylaştığını gösteriyor. Brian gibi, Sarah da muhtemelen sivrisineklerle ilgili korkunç deneyimler yaşamıştır.
İşte “I know, right?” ifadesini birinin kullandığı bir YouTube videosu
Videoda, ayakta duran adam bir şeyler okumanın tam ortasında şöyle der, “This makes me so sad” ve arkasındaki diğer adam cevaplar, “I know, right?”
İnternette, insanların bu ifadeyi kısaca IKR veya ikr olarak yazdığını göreceksiniz.
8. I get you.
“I get you” ("Seni anlıyorum"), birisini anladığınızı ve onunla gerçekten ilişki kurduğunu göstermenin argoca bir yoludur.
İşte bir saç stilistinin bu ifadeyi kullandığı bir video:
Videoda bir serbest çalışan, işler yavaşken nasıl iyimser kalacağına dair tavsiye istiyor. Saç stilistinin “I get you” demesi onun durumu tamamen anladığını gösteriyor, çünkü onunda çok fazla müşterisinin olmadığı zamanlar var.
9. I hear you.
“I hear you'' ("Dediğini duyuyorum'') başka bir argo ifadedir. Bu sadece "Seni dinliyorum" anlamına gelmiyor, "Ne dediğini duyuyorum ve tamamen anlıyorum." demektir.
Eski ABD Başkanı Obama'nın bu konuşmasında bunu kullandığını duyabilirsiniz:
Burada, temelde Amerikalıların Amerikan rüyasını gerçekleştirmelerine yardım etmek istediğini söylüyor. “I hear you'' diyerek bugünlerde bu hayali gerçekleştirmenin ne kadar zor olduğunu bildiğini ve sempati duyduğunu gösteriyor.
10. I’m with you (on that).
“I’m with you (on that)” ("(Bu konuda) seninleyim") ifadesi aynı zamanda konuşmacının duygularını paylaştığınızı göstermenin gündelik bir yoludur. Örneğin:
Diyalogda Sarah, Liam'ı duymakla veya anlamakla kalmıyor. Sivrisineklere olan nefretine sempati duymanın yanı sıra, sivrisineklerin olmaması gerektiği fikrini tamamen destekliyor.
Gördüğünüz gibi, “I’m with you” ifadesi, “I hear you'' ve “I get you.” dan daha güçlü geliyor. Sonuçta, sadece kişiyi anlamıyorsunuz; onunla birliktesiniz. Muhtemelen onlarla aynı şeyi deneyimlediniz ve onları destekliyorsunuz.
Yani bu sadece bir anlaşma ifadesi değildir; bu bir destek ifadesidir. “I’m With You.” adında bir şarkı var. Sözler, “I don't know who you are, but I … I'm with you.” diye geçiyor.
Burada şarkıcı Avril Lavigne, "Kim olduğunu bilmiyorum ama yalnız değilsin" veya "Seni destekliyorum" diyor.
Daha da güçlü bir şekilde aynı fikirde olmak istiyorsanız, "Yanındayım" diyebilirsiniz, (“I’m right there with you”) "(bu konuda) tamamen seninleyim " (“I’m completely with you (on that)”) veya "Ben her şekilde seninleyim." ("I’m with you all the way.”) diyebilirsiniz.
Sıra Senin
İşte İncelemek için on ifadenin her biri:
- I feel the same way.
- I know how you feel.
- I know what you mean.
- I can relate (to that).
- Agreed!
- Tell me about it!
- I know, right?
- I hear you.
- I get you.
- I’m with you (on that).
1-4 arası ifadeler oldukça standarttır, 5-7 arası ifadeler resmi olmayan ve 8-10 arası ifadeler ise argo ifadelerdir.
Bunları bir sonraki konuşmanızda kullanın! Kiminle konuşursanız konuşun, onlarla kesinlikle daha derin bir bağ kuracaksın.
Veya bu ifadeleri birkaç çevrimiçi eğitmenlerle bir derste kullanmayı deneyin. Şimdi ücretsiz bir ders için kaydolun!